غربـــــــــــــة

ق.ق.ج. بقلم: مراد عبد
ترجمها الى التركية: د. هيثم الزهاوي
كان قد بلغ الستين حين اتخذ قراره ... .كانت معاناته - وكلما التفت إلى وراء ـ تمتد مثل طريق صحراوي بلا حدود ، بلا نهاية . أخيرا قرر أن يتخلى عن كل شيء ....كل شيء . جلس ينظف حذاءه - بتمعن - من ذرات التراب العالقة به ... قبل أن يعبر الحدود.
قال (مخاطبا الحذاء) :هناك حيث نمضي .. وطن .... يقولون إن الغبار فيه لايداعب الوجوه وانه قد يلامس ـ على استحياء ـ سطوح المناضد أو زجاج النوافذ . ويقولون إن ترابه لايتعطش للدماء وتكفيه زخة مطر ليرتوي. وان شوارعه تستحم بالنور والمطر فتظل نظيفة على الدوام ولعلّي لن احتاج إليك أنت الأخر.
رمى الحذاء بعيدا .... وعبر الحدود.

Yabancılık

çok kısa hikaye
Yazan: Murat ABİT
Türkçeye çeviren: Dr. Heytem ZEHAVİ

Kararını aldığında altmış yaşındaydı...Ne zaman ki arkasına bakarsa sıkıntısının sınırsız, sonu olmayan bir çôl yolu gibi uzanıp, gittiğini gôrüyordu. Sonunda herşeyden..... ama herşeyden vazgeçmeye karar verdi. Sınırı geçmeden ônce oturup, ayakkabısını kaplayan toz zerreciklerinden temizlemeye başladı.ı
Ayakkabısına hitaben: “Gideceğimiz yerin, yüzleri okşamayan tozların bulunduğu bir vatanın var olduğunu, tozların masa yüzeylerini ve pencere camlarını sıkılarak dokunabildiğini sôylerler. Toprağının kanlara susamamış, susamışlığını gidermek için de bir yağmur serpintisi ona yettiğini, caddeleri aydınlık ve yağmurla yüzdüğünden devamlı temiz kaldığını derler. Orada belki sana da ihtiyacım olmayacak” dedi.ı
Ayakkabısını uzağa fırlatarak..... sınırı geçti.ı